cemil abi vardı, sepetle salar boşları doluları çekerdi, pencere pervazında içen ve yazar olduğunu iddia eden... neyi sembolize ediyordu karakter olarak, yani o yılların dizilerinde falan hep bir şeyler bir şeyleri sembolize ederdi ya. belki yoktur öyle bir niyeti, olsa da üşenirdi zaten. daha çok 80ler, 90lar gündelik hayatından bir karakter gibidir belki. belki ondan sevmişizdir onu da.

cemil abi, doluları çekmek için boşları saladursun, kendi hayatı fazlasıyla depotizosuzdu. yeminle diyorum daha fazla depozitosuz da kimse yoktur. ve başkaları diziden kimleri örnek alarak büyümüştür emin değilim de benim sonum cemil abi oldu. halbuki çok da üzerinde durduğum birisi değildi, daha çok ali falan dikkatimi çekerdi, katil sonra, ne bileyim cafer ya da hatta katil'in horozu bile olabilirdi de cemil abi olmak çok koyuyor adama. hem genelde hiç geri vermem depozitolu şişeleri. biraz sosyal bir mesele bu, şişeleri toplasınlar diye kenarda bırakırım, bazen de sonra toplamak için saklarım ama geri vermeye meyilim yoktur.

cemil abi yazardı hatırlarsanız, ama yazdığına da denk gelinmemişti. yani en az on yıldır süren bir writers block durumu. benim o kadar uzamadı da içkiyi kaçak içmelere başladım şimdiden. şimdiden de hem çok kendimden söz ediyorum ve hem neden söz ettiğimi ben bile bilmiyorum. hepsi blok yememek içinmiş gibi geliyor. akşam akşam bir iki şey karalasam kendime gelir miyim diye düşünüp başlıklara bakıyorum, niyetleniyor, yazamıyorum. cemil abi hangi yılda bırakmıştı yazmayı ya da yazmış mıydı hiç?

depozitonun tarihi üzerine yazmak isterdim. insanlığa dair büyük keşifler içereceğinden eminim. yani düşünsenize, "eskiden insanlar kapılarını kitlemezlerdi" cümlesindeki 'eskiden'e tekabül etmez mi depozito öncesi zamanlar? hatta hayal meyal hatırlarım, çocukluğumda biraz da utandıklarından bakkallar depozito kesmezlerdi şişelerden, "depozito almadım, mutlaka geri getir" falan derlerdi. hatta kesinlikle iyi hatırlıyorum, pet şişe henüz yapılmamıştı. öyleyse kim bulmuş depozitoyu ve kim tembih etmiş olabilir bütün bakkallara kesinlikle almalarını bunun parasını? kiracılık üzerine bir kemal sunal filmi vardı, orada var mıydı depozito kavramı? hiç emin değilim.

zamanı da mühim değil belki, genelleme yapıp reagan-teatcher-özal dönemleri diyebiliriz. peki şişelerden depozito kesmekle biz nereye yöneldik? insanlığımızdan bir parça daha hahaha! tam saçmalıyordum, tamam bunu kapatalım. her bokta kendi insanlığımız cilasını çekmeye ne zaman başladıysak o zaman soktuk bu eski bayramlar zikini hayatımıza. öncesi ne lan, o zaman da insan insana kullluk ediyormuş işte, öncesi ne!

dönelim şişelere, hatta hep şişelere dönelim. zaten depozitonun tarihini yazmaya kalksak ve bakış açımız insan olsa ben çeker giderim aga o masadan. asıl şişeleri nasıl etkilediğini konuşmalıyız, şişeler mühim, insan geri plan. her şeyi kendimize yontmayalım, nalıncı keserleri bizi. hayatlarımız depozitosuzmuş: ne sandıydın, öyle tabii! sen hiç bir doğumevi kapısında elinde ölü bedenlerle bekleyen birileri gördün mü? mümkün değil. ama hangi bayiye girsen prime timeda şişe getirmiş birilerine denk gelirsin, illa. demek ki şişeler mühim.

neyin depozitosu vardı başka?
bir arkadaşımla sokağı talan ederken ileride çöp bidonunun kenarında birkaç şişe gördük. 8 yaşında filanız lan. bütün günümüzü paralıyoruz okuldan sonra kolay yoldan nasıl zengin oluruz diye. "satılır ki bunlar" dedi arkadaşım. bira şişesini gösterdi. o zamanlar pepsi kola bir litrelik cam şişelerde satılırdı. ben de hemen yanında arz-ı endam eden pepsi şişesini gösterdim. "bu satılıyor mu?" dedim. "cık...onlar satılmıyor, bu satılıyor." dedi arkadaşım. halbuki pepsi şişesi daha büyük. daha fazla para etmesi lazım.

direttim. olm o da cam. bu da cam. bu niye para ediyor da o etmiyor.

"etmiyor işte lan. ben ne bileyim. denemedim mi sanıyorsun? hasan amca yokken, oğlu varken satmaya çalıştım bi tane geçen gün. satılmıyor işte herkes biliyor bunu"

"arka köşedeki bakkala sordun mu?"

"herkes biliyor bunu"

"ver" dedim. "ben satarım. o da cam bu da cam"

"olm bira şişesi kahverengi. o yüzden. beyaz camlar satılmıyor."

"eee. süt şişesi de beyaz."

satamadık o pepsi şişesini. şimdi ortadan kalktılar komple. geçenlerde bir arkadaşın ananesinin evine uğradık. bi tane orada gördüm. kadıncağız zeytin basmış içine. yanyana dizmiş pet şişelerin yanına iki tane. bizim burada bidon yuvarlama derler o tekniğe. gün aşırı yuvarlarsın gidip gidip. bi yerde görsem kesin çalar getiririm odama koyarım süs diye diyordum. çalamadım, kadın zeytin basmış içine.