buyrun benim.

şaka sevgili okur şaka. arada herkes kendini böyle tanımlar. ama biri sana dengesiz deyince tüm dengeler kayış atar. bir keresinde istiklal'de bir pasajda üzerinde yeniyetme sloganlar yazan t-shirtler arasında göğsünde dengesiz yazan bir t-shirt görünce yanımda bulunan arkadaşıma 'doğumgünümde bana bundan al aplaaa!!' demiştim. aldı dengesiz! başında paraladım sonra ya neyse...

şimdi bu yazının bir yazıya benzemesi için çaba sarfederek devam ediyorum:

tanım 1: farklı durumlara ani geçiş yapabilen insan
tanım 2: bildiğimiz sınırlar içinde tanımlayamadığımız davranış gösteren insan.
daha bilimsel bir tanımı yok. dengesizlik tıpta multiple skleroz*(*ms) gibi fizyolojik, depresyon gibi psikolojik hastalıkların semptomları arasında yer alsa da kendi başına bir hastalık olarak yer bulmuyor. çünkü teşhisi imkansız.

fizikteki tanımı ise (iki cismin bir merkez noktasına göre eşit momente sahip olmas) insanın dengesizliği üzerine önemli bir ipucu içeriyor: denge bir orijinle sağlanabilir. referansa göre durum değişebilir. yani, dengesiz: kime göre , neye göre!

dengesiz insan beklenmeyen tepkiler veren, güleceği yerde ağlayan, susup susup en olmadık lafla açılışı yapan, bir gün iyiyken öbür gün kötü olan insandır. iyi de bu 'beklenmeyen', 'olmadık', 'iyi-kötü hali' kim tanımlıyor? dengesizliğin muhatabı. o halde dengesizlik yüzde elli oranında bu kelimeyi sarfedenindir. topuzu nereye koyuyoruz ki kantarın dengesi bozuluyor?

insan yaratıcısının sıfatına delil olarak pek çok şeye kadirdir. sınırları yoktur. olduğunu zannedersin ama yoktur. mesele de budur zaten. insanların davranışlarından şaşkınlık duymak, pes vallahi olmaz böyle şey, oha dengesize bak demek söyleyenin dar görüşlülüğne yorulmalıdır. tutarsızlık yoruma tabidir. ifade ettiği kavram gibi kendinin de kesinliği yoktur.

diyeceğim odur ki insan akıllı da olsa deli de olsa her davranışı bir yoldan geçip bize ulaşır. haa, her davranışın 'mantıklı' bir açıklaması; dürüst bir gerekçesi olmayabilir. şimdi biri çıkıp 'sana öyle bir oyun oynarım ki görürüsün dengesizlik var mı yok mu' diyebilir. işte, her zaman dürüst bir gerekçe yoktur.
bu tatsız yazıyı bir selahattin pınar şarkısıyla noktalamak istiyorum:

'bakışı çağırır beni uzaktan
varınca çatılır kaşlar nedendir
bir yandan hoşlanır azarlamaktan
bir yanda gözünde yaşlar nedendir'