ben küçükken ama çok küçükken, daha çekirdek çitleyemezken babanem, ananem ve bilimum büyüklerin ezberinde oynattıkları birkaç sözden biri "başkalarının hakkında konuşulmaz kızım, ayıp, günah, öyle şey denilmez, yok yapılmaz, ı ıh, cık" utanmasalar "cıss, eeg, kaka, öcü" diyecekler. hani biraz zorlasan muhabbetin sonu oraya gidiyor.
allaallaaa ben nereden öğrendikki başkalarının hakkında konuşmayı, hem de onlar yokken, arkasından konuşmayı... doğmadan önce annemden duymuşumdur belki, evet evet başka nereden duyacağım. babanemden duymuş olamam, çünkü o ben yokken konuşuyor böyle şeyleri. ananemden öğrendim desem o da kuytu köşelerde yapar dedikodusunu... yok yok kesin annem... bana hamileyken sık sık tekrarlamış, yoksa başka türlüsü mümkün değil.
hem madem "ayıp, günah, öyle şey denilmezse" niye onlar konuşuyorlardı ki... tatlı bir yanı olmalıydı, cazip gelen bi tarafı...neydi acaba? denemeden görmek mümkün olmuyor pek çok şeyi...
denedim gördüm! öyle aman aman bişey değilmiş. ama keyifli olduğunu inkar edemeyeceğim. şimdi şöyle laflar dönüyor civarda "sıfır kilometre dedikodu". anlamamıştım ilk başalarda, daha doğrusu oturup bu lafın üzerine hiç düşünmemiştim. sonradan jetonum düştü. hiç yayılmamış, taze heber demekmiş.
bi de yeri gelmişken şu jeton düşme lafına bi kılıf bulalım...artık zamane gençliği oluuyoruz.bi şeyleri değiştirme zamanı. yani mesela "henüz mesaj beklemede" yada "mesaj ulaştı ulaşacak" yada "mesaj attığınız kişiye ulaşılamıyor" gibi...
eveett, jeton-mesaj ikilemine de çözüm bulduğumuza göre asıl konuya gelelim. nerede kalmıştık. hah keyifli bişey olduğundan bahsediyorduk... itiraf etmeliyim ki başlarda bunu part-time yapıyordum. ama şimdi 7-24 mesaideyim.hem de hem alıcı hem verici olarak..tamamen alış-veriş. başka niyet yok ortada.
aaaa bi de ortada şöyle bi durum var.eğer konuşulan siz ve sizin hayatınızla ilgiliyse işte o zaman durum değişir.onlara ne ki, herkes kendi işine niye bakmıyor ki,değer yargıları yok mu bu insanların,ya ahlaki değerler ya allah korkusu............vs
ve ben anladım ki insanlar kendi açıklarını başkalarının açıklarıyla örtüyorlar...şükretmek sadece başkalarının acısıyla akıllarına geliyor...tatmin oluyorlar...deşifre hayatlar onların sırlarına daha da gizem katıyor.
her neyse size şeyi anlatacağım. sıfır kilometre haa, ona göre dinleyin bi daha anlatmam valla.yan apartmandaki ayşe var ya o bipolarmış,aman belliydi böyle olacağı,baksana eli yüzü kireç gibi............
"aaaa allah korusun yarebbiii..belliydi zaten boşanmalar,evi terketmeler,deli bu kadın vallahi deli...hele bi de kızı var ki üzerinize afiyet..ne yaptığı belli değil.eve geliyor-gelmiyor...anasına bak kızını al şekerim...benim kız böyle olsa çiğ çiğ yerim,kör bıçaklarla keserim...adamda da akıl yok ki hayatım bırakıp bırakıp gidiyor...deli kadın bi başına bırakılır mı?adam yokken apaçık giyiyo adam gelince tesettüre bürünüyo...böyle kadından hayır gelir mi çiçeğim,böceğim....akıllara zarar vallaa....amaaan kınamak gibi olmasın vallahi,allah'ın gücüne gitmesin...ayyy sana çok şükür yarebbiiiimm"
allaallaaa ben nereden öğrendikki başkalarının hakkında konuşmayı, hem de onlar yokken, arkasından konuşmayı... doğmadan önce annemden duymuşumdur belki, evet evet başka nereden duyacağım. babanemden duymuş olamam, çünkü o ben yokken konuşuyor böyle şeyleri. ananemden öğrendim desem o da kuytu köşelerde yapar dedikodusunu... yok yok kesin annem... bana hamileyken sık sık tekrarlamış, yoksa başka türlüsü mümkün değil.
hem madem "ayıp, günah, öyle şey denilmezse" niye onlar konuşuyorlardı ki... tatlı bir yanı olmalıydı, cazip gelen bi tarafı...neydi acaba? denemeden görmek mümkün olmuyor pek çok şeyi...
denedim gördüm! öyle aman aman bişey değilmiş. ama keyifli olduğunu inkar edemeyeceğim. şimdi şöyle laflar dönüyor civarda "sıfır kilometre dedikodu". anlamamıştım ilk başalarda, daha doğrusu oturup bu lafın üzerine hiç düşünmemiştim. sonradan jetonum düştü. hiç yayılmamış, taze heber demekmiş.
bi de yeri gelmişken şu jeton düşme lafına bi kılıf bulalım...artık zamane gençliği oluuyoruz.bi şeyleri değiştirme zamanı. yani mesela "henüz mesaj beklemede" yada "mesaj ulaştı ulaşacak" yada "mesaj attığınız kişiye ulaşılamıyor" gibi...
eveett, jeton-mesaj ikilemine de çözüm bulduğumuza göre asıl konuya gelelim. nerede kalmıştık. hah keyifli bişey olduğundan bahsediyorduk... itiraf etmeliyim ki başlarda bunu part-time yapıyordum. ama şimdi 7-24 mesaideyim.hem de hem alıcı hem verici olarak..tamamen alış-veriş. başka niyet yok ortada.
aaaa bi de ortada şöyle bi durum var.eğer konuşulan siz ve sizin hayatınızla ilgiliyse işte o zaman durum değişir.onlara ne ki, herkes kendi işine niye bakmıyor ki,değer yargıları yok mu bu insanların,ya ahlaki değerler ya allah korkusu............vs
ve ben anladım ki insanlar kendi açıklarını başkalarının açıklarıyla örtüyorlar...şükretmek sadece başkalarının acısıyla akıllarına geliyor...tatmin oluyorlar...deşifre hayatlar onların sırlarına daha da gizem katıyor.
her neyse size şeyi anlatacağım. sıfır kilometre haa, ona göre dinleyin bi daha anlatmam valla.yan apartmandaki ayşe var ya o bipolarmış,aman belliydi böyle olacağı,baksana eli yüzü kireç gibi............
"aaaa allah korusun yarebbiii..belliydi zaten boşanmalar,evi terketmeler,deli bu kadın vallahi deli...hele bi de kızı var ki üzerinize afiyet..ne yaptığı belli değil.eve geliyor-gelmiyor...anasına bak kızını al şekerim...benim kız böyle olsa çiğ çiğ yerim,kör bıçaklarla keserim...adamda da akıl yok ki hayatım bırakıp bırakıp gidiyor...deli kadın bi başına bırakılır mı?adam yokken apaçık giyiyo adam gelince tesettüre bürünüyo...böyle kadından hayır gelir mi çiçeğim,böceğim....akıllara zarar vallaa....amaaan kınamak gibi olmasın vallahi,allah'ın gücüne gitmesin...ayyy sana çok şükür yarebbiiiimm"