kimi kimden aldığını bilmediğim, beni benden aldığındansa kendimi bulamadığımda haberdar olduğum ahmet telli şiiri.
çocuklar gibi olsak, gibisini geçsek çocuk olsak. sen oldun, o oldu, ben de olsam.. gözlerimizin arkasında hüzün olmadan gülsek, gamzelerimiz bile çıksa hatta. saklamasak kimseden, utanmasak. çocuklar gibi masallarda yaşayabilsek ya da en güzelinden bir lucid*(*dream) olsa hayat. insan boyunda uçarak gezilebilse avrupa, ya da bir rã»yada çalınabilse en clean sound'lar. kirlenmesek, perdeler kapanmasa, ışıklar sönse ama yıldızlarımızın çıkacağını bilsek biz yine. aslında büyümesek, ama her çocuk, çocuk olmaktan bıkmayacak mıdır bir gün.?!

dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
esirgeyensin, bağışlayansın, biad ediyorum.

çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
alakasız bir şekilde the pit and the pendulum'u getirir aklıma. zaten son zamanlar nereye baksam poe. iyisi kötüsü nesi var nesi yok yükledi bu şiir sırtına. susansın dedi, tehditsin korkutuyorsun. su gibi ağır su gibi titrek dedi soruların. çocukluğun tüm renklerini sürerken yüzüne, büyümek zorunda olmanın gölgesini de vuruverdi. bu dünya dedi, en kahpesinden, sana göre değil. gidelim buralardan, dayanamıyorum..

yeni kokulu deri koltuğunda kitabevinin, yazmaya kıyamadığım ikincisi bu şiirin. sanal güzel de, yaprağı hissetmenin hazzı başka. elimde zayıf bir cilt olsun, kırıştırmaktan korkayım, reset atmakla düzelmeyecek şeyler olsun. farklı kaydetmeyeyim biraz da. "daha sonra anımsat" yerine kitap ayracı. iyidir iyi.

çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hala
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya

çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)

bir rüzgar esse ellerin fesleğen kokuyor
kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte

çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan

bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(soluğunun elma kokması bundandı belki)
bir elma kokusuna tutundum düşerken
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

çocuksun sen, çocuğumsun

...kimi zaman bir şiiri tamamlayamamak bile güzel, kitabı rafına koy, içinden okumaya devam et. bakma arkana..!