bir dostun söylediği gibi "türk erkeği üniforması" olanından söz ediyoruz. atletle oluşturduğu bileşimi, bir elde tutulan ama ingilizlerin "uncountable"*(*sayılamayan) dedikleri türden tesbih ve diğer eldeki 2. kalite tütünden yapılmış cigaradan bağımsız düşünmek haksızlık olur.

genelde esnaflık; işçilik vs. meslek erbabı olan çizgili pijamalımız; akşam olup evdeki ısı dışarıdan fazlalaşınca kendini sokakta bulur. deliğinin önüne yanan kağıt yerleştirilmiş örümcekten farksızdır aslında bu hareketi. can havli derler ya, işte ondan. hele bir de evinin önünde kameriye varsa, değmeyin keyfine. rahatsızlık uyandıran tek şey, belediyenin zehirleyemediği sivrisinekler olur; tesbihini, su içerken popo bölgesinde uçuşan sineklere kuyruk sallayan inek edasıyla, atletin kapamadığı vücut bölgelerine doğru yatay biçimde savurarak düşmanı başından savar. mı acaba? sivrisinekten daha zeki değil; olsa olsa daha sivrizekalıdır. sayıca kalabalık olan düşmana, argın bedeniyle karşı koyamayacağını kestirene kadar kollarını yorar zavallı.

sonra hanım karpuz getirir. çocuğu bakkala yollayıp gazoz da aldırdı mı, sivri'lerin açtığı yareler onulur. ya, biz çizgili pijama'dan söz edecektik ama içindeki adam 'rol çalma' konusunda doğuştan etkili.

efendim çizgili pijama, sosyolojik olarak belli bir kesimin kendini dışavurum konusunda ortak paydasıdır. aksesuarları iklime ve yöreye göre değişmekle birlikte sabit kalan tek şeydir.