külümü masada bıraktım kusura bakma, "ã©" tuşu da tam çalışmıyor, üzgünüm çokça. buna karşın nasılsa her çarpışmanın ardından sana koşuyorum, nasılsa sofia'dan kadın bir sana...

karasın, karaşın okyanusunun kıyısında daha da kararasın, o takanın arkasında bana aşık olmasan da karasın.

gene de senin gözlerin için yazılmışsa da ochi cerneye, sen bir kereliğine bana kalasın. sofia.

bana edirneli kızlar bulma, beni yollama doğduğum topraklara da bana kendinden bir damla tuz bağışla. adına bakma sen hep kara kalacaksın, tipim aldırma kara benim kod adlarımdan biri kalacak. sofia, bana biraz fısılda.

***

şiir necati cumalı şiiridir. birazdan tümünü koyarım aşağıya. sofia benim güzelimdir, adı bir yana zerresini koyamam aşağıya. bu şiiri vaktiyle birlikt yattığımız (kötülük düşünenin ta götüne koyayım diyesem tamdan kötülük olacak, cezaevi uleni, zindan) bir abi karısına göndermişti. karısının doğumgününde öklüm orucuna başladığı için... başka hediye beğenmek mümkün değil, zindandayız. sonuna bir not eklemişti:
"senin için esmer de sarışın da benim, kimseyi sevme, bacaklarını kırarım!"
bunu bile yanlış anlayanınız olacaktır, 14 yıl daha hükmü olan adama zindanda smiley verilmediği için.

olsun.

ağladığını istemem ben ölürsem.
beni en sevdiğin halimle hatırla.
uzak bir yerde çalıştığımı düşün.
hayatta olduğuma inan
bir gün gelir kendiliğinden
geçer bütün üzüntün
her yeni gelen günü
yeni bir ümitle beklemeli
her yeni gün yeni havalarla gelir
gece, yağan yağmurla uyursun
sabah, birden bakarsın odan güneşli.
her gelen vapur, tren
yeni insanlarla gelir...
ben esmerdim güzelim
bu sefer bir sarışını seversin
aşk yaşayanlar içindir...

sofia, canımın kördüğüm hali, sen bu sefer beni sev.