ruyalar goruruz. cogu vakit sacma sepen gelir bazi zamanlarsa hayir olsun deriz.

ruyalar goruruz. gelecekten bir haber mi veriyor diye yorumlatiriz. sanki firavunla yusuf gibi. ama ne firavunuz ne de yusuf.

oylesine adem ve havvalariz.

ne hazin bir alinyazisi.

ama alinyazisina karsi cikariz.

hayor deriz bu degildir bizim yapacagimiz.

ya firavun oluruz ya yusuf.

ama cogunluk firavun olmayi secerler.

yusuf olmak icin biraz ozveri gerektirir.

ama zordur.

bugunlerde refik halit karay'in son kadeh romanini kiraat ediyorum.

bu romanda cemsit diye karakter var. vakti zamaninda bir tokat yemis bunun kefaretini ise 46 yil boyunca odemis.

insan denilen mahlukattan nefret ederek gecirmis elbette kendin de. sonun da bir gun yahu diyor ben bu kefareti odedim omur gelmis son demlerine artik yasamam lazim degil mi demis ve yasmaya baslamis.

gerci yas 68 iken bu karari vermis ama bir cok insan yasama kararini darbe yedikten sonra bir turlu alamiyor ve ne yazik ki kendilerini kendilerini yusuf misali kuyuya hapsediyorlar.

meccanilik yapiyorlar. sanki bir orumcek agina tutulmus ari misali. agi yirtmaktansa agda kalmayi tercih ediyorlar.

peki ne oluyor? yillar geciyor tren kalkiyor yahu diyorlar ben hayatimi bir vehime kurban etmisim diyorlar.

imamla giden geri gelmez, koparilan takvim yapragi yerine dikilemez. belki zaman makinesi icat olur beklki genclik cesmesi bulunur da geri alinabilir ama bunlar fantezidir.

gunumuz insani ne gunumuz insani her devirdeki insan oglu fantazi yapilacak yerde realist realist olacak yerde fantezicidir.

bu ikisi hep karistirirlar. bir saniye gec bir saniye erken davranamazsin ahbap.

trenin pesinde beyhude yere kosarsin ama tren coktan gitmistir bir daha geri gelmemecesine.

insanlari anlamiyorum ,kendimi de bazen anlamiyorum ya, dertlerin pesin odeme yaparmis gibi bir anda silmektense taksit taksit yasamak, neseleri taksite baglamaktansa pesin yasamak pek aklima almiyor.

cunku dert sikinti neseyi bozar. gerci besler ama tozunda fazlasi kepek yapar neseye.

senelerce nesenin sacinin bir kismini hububat sampuani 6 ay yikadik bir kismini normal sampuanla yikadik reklamini duyan bir ahalinin bunu
farkedememesi ne hazin.

belki de bir varligin ruyasinda yasadigimiz icin oluyor bu boyle, dedik ya ruyalarda hersey absurdtur. senaryolarin mantigi vardir ama hayatin yoktur.

hadi bakalim entry bir matraklikla bitireyim de adet yerini bulsun:

ünlü roma imparatoru neron, yaş gününü kutlarken keyfetmek için bütün roma'yı ateşe vermiş ve binlerce köleyi de, "zafer yolu"nun her iki kıyısında çarmıhlara gerdirmişti.

roma alev alev yanarken, yaş gününün tadını ballı petekli çıkarmak isteyen neron da; bir savaş arabasına binip, iki tarafında sırayla çarmıha gerilmiş binlerce kölenin bulunduğu "zafer yolu"ndan geçmeye başlamıştı.
ve o sırada bir ses duydu. gerildiği çarmıhın tepesindeki kölelerden biri, ir şeyler mırıldanıyordu.

neron merak etti kölenin ne mırıldandığını. bir merdiven getirtip kölenin yanına doğru çıktı ve kulağını uzattı köleye.
köle son bir kez daha mırıldandı:
- iyi ki doğdun neron...