nerde yanlış yaptık? ters giden şey ne? gerçeklerin kusuru bizi nereye sürükledi? neyi yanlış öğrendik de, bedelini ödedik?

herkesin bir hikayesi var öyle değil mi? işte o hikayelerin nerelerine yerleştirildik? kendi hayatlarımızda başrol kapmak için nelerden geçtik? bi türlü memnun olamadığımız şey ne? git kime sorarsan sor, muhakkak değiştirmek istediği bir şeyler yok mudur?

-ıhı ıhı...şeyy...karım biraz daha güzel olsaydı, şöyle sarışın, uzun boylu falan...
-oğlum adam olsaydı...bana torun verseydi...
-işim olsaydı...
-çok param olsaydı...yatlarım,katlarım olsaydı...
-sevgilim gitmeseydi...
-sağlıklı olsaydım...
-2 dükkan fazla açsaydım...
-şu kızı yatağa atsaydım...
-azcık zayıf olsaydım...
-okumuş olsaydım...
-başımı sokacak bi evim olsaydı, tok karına uyusaydım....

........

bu istekleri maslow'un ihtiyaç piramidine göre bi değerlendirmeye tabi tutmak hata olur. çünkü baktım, gördüm! adamına göre hepsi birincil ihtiyaç. bu ne adaletsizliktir tanrım, aklımı koru! biz nerdeyiz? ben nerdeyim? nasıl başa çıkacağım bütün bunlarla? ahh evet... bi başkasının yat-kat hevesi benim yaşantımı niye sıkıntıya soksun ki, değil mi? öyle değil işte... o bi başkası kendi hırslarından vazgeçemediği için, hayat sana, bana yada bir başkasına daha acımasız davranıyor. tabiatın kanunu diye uydurdukları saçmalık, büyük balık küçük balığı yer! şimdi ben küçük balığım diye itiraz ediyorumdur belki buna. ama fark etmez. birileri itiraz etmeli ki bişeyler değişsin. değişsin ki insanoğlunun evrimi sürsün. utanmak evrim sürecinin bi parçasıysa, birileri evrimleşsin, birileri utansın artık. yüzü kızarmayan adamdan korkacaksın arkadaş!

işte en yakın tarih... sel felaketi... 2010 kültür başkenti istanbul...asırlardır dünyanın gözünün olduğu istanbul...iki damla yağmurla kayıp kente dönüşen istanbul...birileri çuvalına 1-2 dolar fazla koyacak diye nice canların yitip gittiği şehir...kim izin verdi, nasıl oldu, dere yatağına kim imarlı arsa demiş ilgilenmiyorum. ben ölenleri geri istiyorum! veremiyorsan sus! düşünebiliyor musunuz, baya, senin-benim gibi biri, sırf para için bu insanların ölümünden sorumlu. hayır hani namus belası, kan davası, karşıyım ama hadi yine kafam basıyor. yani en azından mantıksız da olsa bi nedeni var. bu ne ulan! bu nee? ya bi insan hiç tanımadığı başka bi insana bunu niye yapar? şehir magandalarına kızmıyorlar mı? ulan bu ikisinin birbirinden ne farkı var yahu? offf aklım almıyor...

ben istemiyorum böyle dünya, istemiyorum böyle ülke... tamam seviyorum her şeyiyle, taşıyla-toprağıyla, bayrağıyla, diliyle, milletiyle tapıyorum. ama bu başka yahu... benim insanım ankesörlü telefonunu yumruklar, bankamatiğe tekme atar, sokakta kızlara laf atar, saatlerce iş makinasını izler, dönerini yer oturur. yok katil olamaz.

bilmiyorum, bi yerde, bi şeyler ters ama nerde?