kimdir bu adam? adam dedim, belki değildir. çok pardon, "adam değildir" anlamında değil, yani cinsiyet babında, off, müjdat gezen yapar bu boktan şakaları, ben değil. çok özür dilerim cümle kelime ve cümleden.
bgbid'in yazılarını okuyamıyorum. kusura bakmasın, bana çok sıkıcı geliyor. zaten inandığımız/inanmadığımız şeyler de çok farklı. gerçi z de aynı çizgide yürüyenlerden ama böyle puşt gibin, ibne gibin bi yanı var, sevdiriyor, okutuyor kendini. dinime imanıma söverken bile duygularının esaretinde sevimli bir karınca yavrusu gibi davranıyor. kızamıyor insan. aslında kızıyor da, başkasına kızar gibi kızamıyor. hani mahallenin gençlerinden biri küfretse ayıplayan teyzenin kendi oğlunu küfrederken görünce utanıp kızarması gibi...
ne diyorduk? ha, bgbid... okuyamıyorum ben bu adamı. yazılarının içeriği gibi başlıkları da sıkıcı. "kürtler ve demokrasi", "sosyal açıdan işçi sorunu", ya da ne bileyim, "devletin gizli tarihi" filan gibi, laneth'de yazı yazmıyor da üniversitede seminer veriyor gibi... hani bir merakla, ya da yanlışlıkla gidersin de içeride birisi konuşur konuşur konuşur ve sen uyursun. aynı görüşte olsan bildik şeyleri dinlemekten, karşıt görüşte olsan bu kadar laf kalabalığı ve siyasi terimi derleyip toparlayarak konuşacak olmaktan bunalırsın. ki benim derdim bgbid değil. çizgisi belli, üslubu belli. sevmediğim bir insan da değil. tanısam sevmeyebilirim ama, o hakkım saklı. baya bir tanıyıp sevmediğim insan oldu hayatta. gerçi laneth denen camiada still'den başka kimseyi sevmiyorum ben (tabii ki sen hariçsin aşkım).
bgbid ne yer, ne içer, nasıl küfreder bilmiyorum. adı ne mesela? benimki turgay, memnun oldum. allah'a inanır, onun bize hediye ettiği bu inanılmayacak denli detaylı, planlı ve hesaplı hayatın orasını burasını her mıncıklayışımda var olduğum için kendisine teşekkür ederim. günün birinde yok olacağım düşüncesi taşımıyorum. öyle bir düşünceye sahip olup da intihar etmeyenin aklının derinliklerinde ne var, onu da bilmiyorum. bence yaşayan her ateist aslında teist olduğunu bilmeyen, kendini kandıran ve bu sayede hayatta kalan bir bireydir. ben nasıl yüzde beş müslümansam onlar da yüzde beş ateist. ha, bunun konumuzla ne alakası var dersen, ben de kalkar "konumuz ne ki?" derim. ne cevap vereceksin?
ben still'i çok severim. manyağın tekidir çünkü. manyaktır ama geriye dönüp de ettiğimiz onca kavgaya, gösterdiğim tepkilere, gösterdiği tepkilere, göstermediğim ve göstermediği tepkilere, gözyaşına, kahkahasına, alaylarıma ve alaylarına baktığım zaman tek bir sahtelik göremiyorum. çok az kişiyi onun gibi hüzünlü görüyorum. çok az kişinin onun kadar içten güldüğüne inanıyorum. neden? çünkü manyak. davranışları senin benim gibi öğrenilmiş değil. bir yandan bana bakarken bir yandan paralel evrene göçmüş olanlarla konuşuyor; onlara ağlarken bana gülebiliyor. ben still'i her zaman, ister göreyim ister görmeyeyim, hep aynı şekilde seveceğim sanırım. ve bunu söylemek istiyorum, insanların niyeyse ya söylemediği, ya da şakaya vurarak söylediği bir şeydir ya, olsun: seni seviyorum kuzen!
bgbid diyorduk... başlık onun ama beklesin biraz, sırada laneth'in bana oynadığı en büyük oyun, verdiği en güzel hediye, inşa ettiği en büyük aşk var: alinin eskisi. canım, eşim, dostum... still kadar bekletmeyeceğim; seni seviyorum! seni elmayı sever gibi değil, uyandığın çok güzel bir rüyaya geri dönmek için çabucak kendini aslında uyanmadığına ikna edip kafayı yastığa gömer gibi seviyorum. imansız z'yi sever gibi değil, bir belgeselde gördüğün, binlerce km uzaktaki çekik gözlü fakir bir köylü kızının kameraya bakarken gülen gözlerindeki o gizli utancı görerek onun yerine utanır gibi seviyorum. bgbid'in soğuk yazıları gibi değil, ipe dizmek için heyecanlandığım kelimelerin kulağıma fısıldamaları gibi seviyorum! bu hayat dört gruptan oluşuyor: ben, sen, senden arda kalanlar ve diğerleri. bunu asla unutma...
bgbid! hak kavramına inanıyor musun bilmiyorum ama -neticede ben inanıyorum- hakkını helal et! geldim artist artist bir şeyler yazdım burada. bir zamanlar bunu o kadar çok yapardım ki! şimdi kalkıp yazılarına o kadar bok attım diye suçlama beni. ayrıca sevme de. benim seni sevme ihtimalim var diye sen de beni sevmek zorunda değilsin. vallahi bak, hakkımı helal ediyorum ben. geçenlerde bir çay ocağının önünden geçiyordum, adamın biri "atacaksın diyarbakır'a bi atom bombası, her şey çözülecek" dedi. aklıma sen geldin. diyarbakır'a atom bombası atılsa çok üzülürsün sen. dayanamadım, gittim adamın yanına, dedim ki "hacı, çok yanlış konuşuyorsun". sonra döndüm ve yoluma devam ettim.
bgbid, kimsin sen?
bgbid, ben kimim?
bgbid'in yazılarını okuyamıyorum. kusura bakmasın, bana çok sıkıcı geliyor. zaten inandığımız/inanmadığımız şeyler de çok farklı. gerçi z de aynı çizgide yürüyenlerden ama böyle puşt gibin, ibne gibin bi yanı var, sevdiriyor, okutuyor kendini. dinime imanıma söverken bile duygularının esaretinde sevimli bir karınca yavrusu gibi davranıyor. kızamıyor insan. aslında kızıyor da, başkasına kızar gibi kızamıyor. hani mahallenin gençlerinden biri küfretse ayıplayan teyzenin kendi oğlunu küfrederken görünce utanıp kızarması gibi...
ne diyorduk? ha, bgbid... okuyamıyorum ben bu adamı. yazılarının içeriği gibi başlıkları da sıkıcı. "kürtler ve demokrasi", "sosyal açıdan işçi sorunu", ya da ne bileyim, "devletin gizli tarihi" filan gibi, laneth'de yazı yazmıyor da üniversitede seminer veriyor gibi... hani bir merakla, ya da yanlışlıkla gidersin de içeride birisi konuşur konuşur konuşur ve sen uyursun. aynı görüşte olsan bildik şeyleri dinlemekten, karşıt görüşte olsan bu kadar laf kalabalığı ve siyasi terimi derleyip toparlayarak konuşacak olmaktan bunalırsın. ki benim derdim bgbid değil. çizgisi belli, üslubu belli. sevmediğim bir insan da değil. tanısam sevmeyebilirim ama, o hakkım saklı. baya bir tanıyıp sevmediğim insan oldu hayatta. gerçi laneth denen camiada still'den başka kimseyi sevmiyorum ben (tabii ki sen hariçsin aşkım).
bgbid ne yer, ne içer, nasıl küfreder bilmiyorum. adı ne mesela? benimki turgay, memnun oldum. allah'a inanır, onun bize hediye ettiği bu inanılmayacak denli detaylı, planlı ve hesaplı hayatın orasını burasını her mıncıklayışımda var olduğum için kendisine teşekkür ederim. günün birinde yok olacağım düşüncesi taşımıyorum. öyle bir düşünceye sahip olup da intihar etmeyenin aklının derinliklerinde ne var, onu da bilmiyorum. bence yaşayan her ateist aslında teist olduğunu bilmeyen, kendini kandıran ve bu sayede hayatta kalan bir bireydir. ben nasıl yüzde beş müslümansam onlar da yüzde beş ateist. ha, bunun konumuzla ne alakası var dersen, ben de kalkar "konumuz ne ki?" derim. ne cevap vereceksin?
ben still'i çok severim. manyağın tekidir çünkü. manyaktır ama geriye dönüp de ettiğimiz onca kavgaya, gösterdiğim tepkilere, gösterdiği tepkilere, göstermediğim ve göstermediği tepkilere, gözyaşına, kahkahasına, alaylarıma ve alaylarına baktığım zaman tek bir sahtelik göremiyorum. çok az kişiyi onun gibi hüzünlü görüyorum. çok az kişinin onun kadar içten güldüğüne inanıyorum. neden? çünkü manyak. davranışları senin benim gibi öğrenilmiş değil. bir yandan bana bakarken bir yandan paralel evrene göçmüş olanlarla konuşuyor; onlara ağlarken bana gülebiliyor. ben still'i her zaman, ister göreyim ister görmeyeyim, hep aynı şekilde seveceğim sanırım. ve bunu söylemek istiyorum, insanların niyeyse ya söylemediği, ya da şakaya vurarak söylediği bir şeydir ya, olsun: seni seviyorum kuzen!
bgbid diyorduk... başlık onun ama beklesin biraz, sırada laneth'in bana oynadığı en büyük oyun, verdiği en güzel hediye, inşa ettiği en büyük aşk var: alinin eskisi. canım, eşim, dostum... still kadar bekletmeyeceğim; seni seviyorum! seni elmayı sever gibi değil, uyandığın çok güzel bir rüyaya geri dönmek için çabucak kendini aslında uyanmadığına ikna edip kafayı yastığa gömer gibi seviyorum. imansız z'yi sever gibi değil, bir belgeselde gördüğün, binlerce km uzaktaki çekik gözlü fakir bir köylü kızının kameraya bakarken gülen gözlerindeki o gizli utancı görerek onun yerine utanır gibi seviyorum. bgbid'in soğuk yazıları gibi değil, ipe dizmek için heyecanlandığım kelimelerin kulağıma fısıldamaları gibi seviyorum! bu hayat dört gruptan oluşuyor: ben, sen, senden arda kalanlar ve diğerleri. bunu asla unutma...
bgbid! hak kavramına inanıyor musun bilmiyorum ama -neticede ben inanıyorum- hakkını helal et! geldim artist artist bir şeyler yazdım burada. bir zamanlar bunu o kadar çok yapardım ki! şimdi kalkıp yazılarına o kadar bok attım diye suçlama beni. ayrıca sevme de. benim seni sevme ihtimalim var diye sen de beni sevmek zorunda değilsin. vallahi bak, hakkımı helal ediyorum ben. geçenlerde bir çay ocağının önünden geçiyordum, adamın biri "atacaksın diyarbakır'a bi atom bombası, her şey çözülecek" dedi. aklıma sen geldin. diyarbakır'a atom bombası atılsa çok üzülürsün sen. dayanamadım, gittim adamın yanına, dedim ki "hacı, çok yanlış konuşuyorsun". sonra döndüm ve yoluma devam ettim.
bgbid, kimsin sen?
bgbid, ben kimim?