tarihlerdeki sekiz, dokuz olacak. kimi bunu bahane edip çılgınlar gibi eğlenedursun. birkaç gündür ve şu an gazze'de yaşayan insanların üzerinden roketler geçiyor. iki saat kadar önce bir tv kanalının canlı yayınında çalan sirenleri duydum. yağmur dolayısıyla ara verilen operasyon devam ediyor. bir yarım saat sonra da istanbul havai fişek seslerine gark olacak. belki bir aşinalık olacak, aklında filistin olanlara...içimiz bir cız ediverecek.

barış bugün bizim için 'var'. yani kendi böldüğü zaman dairesinde adını yıl koyduğu bir birimin geçip diğerinin gelişini; yani hayli sanal bir olayı kutlayan ya da kutlamayanlar yine de yoksayamayanlar için. biz barışı soluyoruz. lütfedip barış olmayan diyarlar için barışı 'istiyoruz'. sağlıklı barış dolu bir yıl...

barış bugün gazze'dekiler için yok. o sadece başka ağızlardan dökülen ve onların anlamını tecrübe edemedikleri bir kelime. orda burda çok bilmiş gazeteciler, siyaset bilimciler, dış politikacılar 'barışı kim ister/ kim istemez' sorularını soruyor, cevaplarını veriyor. hadi öğrendik ne ala! ama ben hala her yıl elinde tevratla içindeki öldürme azmini besleyen bir israil askeri , diğer yanda yüzü parçalanmış bir filistinli bebek görüyorum.

ben onların ölmesini istemiyorum lakin dua etmekten başka ne yapabilirim? şimdi havai fişeğin sesiyle filistin'de kalbi titreyen bir miniğin yürek çırpıntısını duymaya çalışacağım. bu onun korkusunu hafifletecek mi?

peki işe yarayacak birşeyler yapacak olanlar kimler? ne zaman ortaya çıkacak ve ne zaman barış isteyecekler? insanlar kendilerine boş eğlenceler yaratmaktan vazgeçip ne zaman gerçeklere dönecekler? barışı istemeyenler ne zaman vazgeçecek?

üzülmek ve sormak yetmiyor değil mi!

not: bugün izlediğim bir video bana barış adına umut verdi. israillilerin barış için eylemler yaptıklarını dumuş da pek inanmamıştım doğrusu. ama gerçekmiş.
http://www.tv.social.org.il

9'dan gelen düzeltme: havai fişek- roket. ne beceriksiz bir benzetmeymiş!!!