"ama yapmayın diyordu kadın o daha bir çocuk".. manisalı bir gencin annesinin feryadıydı bu.. "hala sırtına havlu koyasım var vakitsiz terlemelerde üşütmesin diye, yapmayın o daha bir çocuk"

bir resim vardır onca gürültülü görüntü arasında
hiç aklımdan çıkmayan
hani bunu mutlaka birine anlatmalı dedirten cinsten
nasıl olsa kaydedilmiş bir hayat parçası
orta yaşın hafif üstünde
düzgün bir kadın
düzgün bir yolun ortasında
düzgün bir binanın önünde bağırıyordu
ama yapmayın o daha bir çocuk
hala sırtına havlu koyasım var
vakitsiz terlemelerde üşütmesin diye
yapmayın o daha bir çocuk

ama yapmayın diyordu kadın
o daha bir çocuk

düzgün metallerle kaplanmış
ve hiç penceresi olmayan
bir cezaevi aracının içindeydi
onaltı yaşındaki çocuk
yüzü görünmüyordu çocukların
sadece bir tanesinin eli

ama yapmayın diyordu kadın
o daha bir çocuk

ama yapmayın diyordu tanrı
o daha bir çocuk...

izlemiş olmanızı hayal ediyorum bana bir şeyhler oluyor.u.. anlat diyordu tanrı sadece anlat.. altan erkekli de anlatıyordu.. bir viyadüğün gölgesindeki yaşam olmaya çalışan yaşamlardı onların ki.. borsadaki son parasını, hani bir lokanta, bir yazlık alacak hayalleriyle süslü son parasını kaybettiği gün aslında o "şımardı kilitlendi dondu kaldı"..
sonra ruh sağlığı ve sinir sağlığı bozulmuş insanlara verilen elektriği verdiler ve o gün aldı tanrı onu karşısına.. o anlattı tanrı dinledi, tanrı anlattı o dinledi.. duvarla konuşuyor dediler ama asıl konuştuğu duvarın içindeki insanlardı ya da insanların içindeki duvardı.. ve o sadece anlattı.. çünkü tanrı ona anlat demişti sadece anlat.. sonra başladı anlatmaya;

yalnızlık,
her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında.
tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir, kıymetini bilmelidir, dedi.
yalnızdır insan. hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır. kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir, ülke ülke. kalabalık arttıkça, artmaktadır yalnızlıkta.
insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı ama ikiside muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.
tek çaresi, aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın.
aşkta zaten iki yalnızın, ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi.
aşık olun. gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı. nasılsa ayrılık, insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi. sade ölüm değil, ayrılıkta yaşamın emri

sonra bir mahkemeye çıkardılar onu.. evet tanrı ile konuşuyorum hepinizin yaptığı gibi.. evet belki de duvarla konuşuyorum ya da duvarlara sıkışmış insanlarla.. anlatıyorum çünkü anlat dedi tanrı ve yapmayın dedi tanrı o daha bir çocuk..

evet söyledi
ya da ben duydum
duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.
evet duydum söyledi.
her duyduğumda ağladım
pek çok ağlayışım sırasında duydum.
kalbim tutanak tuttu duyduklarıma
soruldu, dedi, cevap alındı.
yaşamak, dedi, tek marifetiniz biraz özen gösteriniz.
zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter mazlumlar dahil dedi.
ama yapmayın, o daha bir çocuk dedi tanrı..
ya gördüm neyleyim
insanlar vardı duvarın içinde.
ya ben hep duvara konuştum
ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar
bilmiyorum,
belki de ben, gerçekten delirdim,
onlar haklı belki de.
içinde değil duvarların insanlar
sadece arasındalar..

*****