az önce mustafa kemal'e hakaret ettiği iddia edilen çarşaflı kadın videosunu izledim, hayretler içindeyim. ben, kadın mustafa kemal'e ana bacı küfretti diye hayal etmiştim.
kadın ne demiş:
1) mustafa kemal'i sevmiyorum.
e, ne var bunda? mustafa kemal'i sevmemenin tck'da cezası var da ben mi duymadım. ki sevmek sevmemek öznel kavramlardır. vicdana has bir meseledir. nerede vicdan hürriyeti?
2) türkiye'yi mustafa kemal kurtarmadı.
akademik, tarihi bir mesele bu. ki pek çok saygın tarihçi de bu iddiayı daha uygun dille defalarca işledi. anadolu'da silahlı direniş başlatma, ulusal bir meclis toplama fikrinin ilk sahibinin eski ittihatçılar olduğu; mustafa kemal'in çanakkale savaşının ona verdiği itibarla hareketin başına geçtiği sıklıkla dillendirilir. eric jan zücher'in milli mücadelede ittihatçılık kitabı belgeleriyle ortaya koyar bunları. hatta o kemalistlerin pek sevdiği ilber ortaylı'nın bile "mustafa kemal olmasa da türkiye cumhuriyeti olurdu" demişliği var. akademik bir konu bu. katılmıyorsan karşı delillerini ortaya koyar tartışırsın.
3) mustafa kemal tayyip'in boku bile olamaz.
haksızlık etmiş ama burada. bence ikisi arasında çok da fark yok. ikisi de burjuvaziye dost, ezilene emekçiye düşman olma konusunda ortaktırlar. ikisi de onları iktidara taşıyan meclisi kuşa çevirip birer istibdad kurmuşlardır. sadece birisi namaz kılar birisi rakı içer. ki ben insanları namaz kılıp rakı içmelerine göre sınıflandırmam.
ama bu cümle de akademik bir tartışma konusu. hangi bireyin tarihte ne rol oynadığı meselesi ne zamandan beri hukukun konusu oldu.
ha diyeceksiniz ki "bok" dedi. ikisi de aynı bok, aynı bokun laciverti, x y'nin boku olamaz... bunlar küfür ya da hakaret değil argo deyimlerdir. hangimiz günlük yaşamda en az bir kez iki ucu boklu değnek deyimini kullanmadık. yapmayın...
sosyal medyada erdoğan'a en naifinden eleştiriyi bile yapmaya korkar olduk. cumhurbaşkanına hakaret suçlaması demoklesin kılıcı gibi sallanıyor tepemizde. fakat biz ne yapıyoruz? mustafa kemal'e yönelmiş niteliksiz bir eleştiriyi infial sebebine dönüştürüp kadına hukuki işlem başlatılmasını sağlıyoruz. politik önderleri eleştirmenin hukuki işlem sebebi kabul edilmesini meşrulaştırıyoruz. akp o kadını seve seve içeri atar. çünkü şu anki kemalist histeri i, ona, tayyip'i eleştirenleri de içeri atma hakkı verecek. ilk cumhurbaşkanını eleştirmek suçsa son cumhurbaşkanını eleştirmek de suç sayılır zira.
bir de kemalistlerin uzun zamandır muhalefette olması bize kemalist ideolojinin baskıcılığını, gericiliğini unutturmuştu. demokrasi mücadelesinin müttefiklerinden birisi olarak görülmeye başlanmıştı kemalizm. böyle olaylar kemalizmin ne olup ne olmadığını bize hatırlattığı için iyi oluyor aslında. kemalistlerin akp despotizminin seküler versiyonu olmaları dışında başkaca dikkate değer yönleri olmadığını kulağımıza küpe yapıyor.
kadın ne demiş:
1) mustafa kemal'i sevmiyorum.
e, ne var bunda? mustafa kemal'i sevmemenin tck'da cezası var da ben mi duymadım. ki sevmek sevmemek öznel kavramlardır. vicdana has bir meseledir. nerede vicdan hürriyeti?
2) türkiye'yi mustafa kemal kurtarmadı.
akademik, tarihi bir mesele bu. ki pek çok saygın tarihçi de bu iddiayı daha uygun dille defalarca işledi. anadolu'da silahlı direniş başlatma, ulusal bir meclis toplama fikrinin ilk sahibinin eski ittihatçılar olduğu; mustafa kemal'in çanakkale savaşının ona verdiği itibarla hareketin başına geçtiği sıklıkla dillendirilir. eric jan zücher'in milli mücadelede ittihatçılık kitabı belgeleriyle ortaya koyar bunları. hatta o kemalistlerin pek sevdiği ilber ortaylı'nın bile "mustafa kemal olmasa da türkiye cumhuriyeti olurdu" demişliği var. akademik bir konu bu. katılmıyorsan karşı delillerini ortaya koyar tartışırsın.
3) mustafa kemal tayyip'in boku bile olamaz.
haksızlık etmiş ama burada. bence ikisi arasında çok da fark yok. ikisi de burjuvaziye dost, ezilene emekçiye düşman olma konusunda ortaktırlar. ikisi de onları iktidara taşıyan meclisi kuşa çevirip birer istibdad kurmuşlardır. sadece birisi namaz kılar birisi rakı içer. ki ben insanları namaz kılıp rakı içmelerine göre sınıflandırmam.
ama bu cümle de akademik bir tartışma konusu. hangi bireyin tarihte ne rol oynadığı meselesi ne zamandan beri hukukun konusu oldu.
ha diyeceksiniz ki "bok" dedi. ikisi de aynı bok, aynı bokun laciverti, x y'nin boku olamaz... bunlar küfür ya da hakaret değil argo deyimlerdir. hangimiz günlük yaşamda en az bir kez iki ucu boklu değnek deyimini kullanmadık. yapmayın...
sosyal medyada erdoğan'a en naifinden eleştiriyi bile yapmaya korkar olduk. cumhurbaşkanına hakaret suçlaması demoklesin kılıcı gibi sallanıyor tepemizde. fakat biz ne yapıyoruz? mustafa kemal'e yönelmiş niteliksiz bir eleştiriyi infial sebebine dönüştürüp kadına hukuki işlem başlatılmasını sağlıyoruz. politik önderleri eleştirmenin hukuki işlem sebebi kabul edilmesini meşrulaştırıyoruz. akp o kadını seve seve içeri atar. çünkü şu anki kemalist histeri i, ona, tayyip'i eleştirenleri de içeri atma hakkı verecek. ilk cumhurbaşkanını eleştirmek suçsa son cumhurbaşkanını eleştirmek de suç sayılır zira.
bir de kemalistlerin uzun zamandır muhalefette olması bize kemalist ideolojinin baskıcılığını, gericiliğini unutturmuştu. demokrasi mücadelesinin müttefiklerinden birisi olarak görülmeye başlanmıştı kemalizm. böyle olaylar kemalizmin ne olup ne olmadığını bize hatırlattığı için iyi oluyor aslında. kemalistlerin akp despotizminin seküler versiyonu olmaları dışında başkaca dikkate değer yönleri olmadığını kulağımıza küpe yapıyor.