berbat bir şey bu, lacirmosa duysa bira bittiği halde kadehi kaldırmak derdi, göbeğinde son lokma külbastılık bir yer ayırma derdi...

kuşatmaları sevmiyorum, savaşmaktan uzak tutuyorlar beni ve ama bir su kaynağına sahipiyi bir kale verseler üç yıl savunurum kendimi. sırrını biliyorsun kalede kandil yanmayacak ve ne vakit arbaletlerin bir adım öne çıksa mazgallar kapanacak. kalede üç gedik biri şimdi bilmiyor sahibini, biri sen, biri belki dinleyenler...

lacrimosa, çok içiyor karaciğeri benden uzun ömürlü olsun, duysa ne ettiğimizi buvakit, kapar gelir elinde kadehleri. aşık olmak için ondaki inançsızlığa ek olarak bendeki salak iyimserlik şart. kalenin surlarındaki taşları örmeli usta örücüler, kale direnmeli yüz fersah yürüse körlüğünü öğrenmemeli. kalender duracak kapıları kilitli.

- dutlukta çok eğlendin ey oğul, kabul et kapısındasın hasırlarımın.
- bana yelesi tez bir beygir verin ki bulayım kötülüğün sona erdiği diyarları.
- bu nakşı öğrenmedi beygir, belki kalsan sen bellerdin.
- malum değil, malum değil....