müzik bir kulağından girip ötekinden çıkmıyorsa, her şeye rağmen bir şeyler yolunda demektir. tanrım, ne tatlı bir acı bu. teşekkürler. kaç yıldan beri sonbaharlar hiç sonbahara benzemiyordu. şarkılar ne zamandan beri bu kadar güzel takılmıyordu, içimizde bir yerlere. ne zamandır şöyle bağıra çağıra eşlik etmiyorduk. hiçbir şey hissetmiyorduk ki. hiç konuşmak istemiyorduk. hiçbir şey anlamıyorduk. hüzün ne kadar güzel bir duygu, tanrım. her şey ne kadar da anlamlı. ne kadar da önemli, bütün olmuş olanlar. konuşulacak ne çok şey ve ne güzel insanlar var. bak bir mesaj daha geliyor, bu akşamkilerin tamamının sonuna aynı şeyi ekledi, yine ekliyor. "dünya tuhaf." sahiden, dünya ne tuhaf tanrım. birinin kalbindeki şeyi hissetmek ne tuhaf. kendi kalbindeki şeyi hissetmek de, bazen. tüm bunları unutmuşuz. ne tuhaf bir yolmuş, sonunda geri mi dönmüşüz. teşekkürler.

eğer bu bir çember ise, her şeyin yoluna girdiği yer, öfkeyle dolduğun yerdir, başka türlü olabilir mi. işte, artık buradasın. artık umursuyorsun. artık olan biten ne varsa seni de ilgilendiriyor. önce boşalt, ne biriktiyse. sonra sakinleşeceksin. sonra yapılacak olan her şey, her zamankinden daha kolay görünecek, ne yapacağını her zamankinden daha iyi bileceksin, ne yapacağın her zamankinden daha önemli olacak. sonra biraz hüzün, tanrının o muhteşem ödülü. bak, burası dünya. bu mevsim, gerçek bir sonbahar. bunlar da şarkılar, bunun için yapıldılar. tadını çıkar, hazır bütün hücrelerin hayata açılmışken. ne demek olduğunu biliyorsun... hem de nasıl biliyorsun.

yeniden keşfedeceksin. her şeyi. neyi unuttuysan yeniden öğreneceksin. kümelerden başlayacaksın. her şey ne kadar da ilginç. bak, bunun adı ölüm. acayip zor bir şeydir ama ona bile alışabiliyor insan. bu aşk. insanlar fazla ciddiye alırlar gerçi ama öyle önemsiz bir şey olduğunu da söyleyemeyiz. bunun adı, ayrılık. insanları en çok konuşturan şey. ve... bu da mutluluk. saf hali pek bulunmaz ve en güzeli buruk olanıdır. her şey ne kadar da büyük, anlayacaksın. boyunu aşıyormuş gibi gelmeyecek ama hiçbiri. işler sandığın kadar karmaşık yürümüyor. herkes neler döndüğünü biliyor. kimse saçmalamıyor, herkesin bir bildiği var. sana "benim bir babam vardı di mi?" diye soran kızın bi bildiği var. hiç bırakma onu. kimseyi bırakma, buna mecbur kalmadan önce. kimse göründüğü kadar umursamaz değil, herkes her şeyi anlıyor. herkes bal gibi biliyor, ne demek olduğunu, olan bitenin ne anlama geldiğini. sen aldırma. kimse kendi payına düşenden daha azını geçirmeyecek. geçir sen de bunu. hayat tam da bu üzerinde durduğun yerde. bir şeyin bitmesinden, bitmesine kadar geçecek olan o şahane sürede. daha bir mevsim önce, burada olabilmek için neyin varsa verebilecektin. bak işte... bunun adı hayat. insanlar fazla ciddiye alırlar gerçi ama öyle kolay bir şey olduğunu da söyleyemeyiz.