yokluktan varlığa sonra yine yokluğa,

ışıktan karanlığa sonra yine karanlıktan ısığa,

bakkaldan eve sonra yine evdsen bakkala,

bir cumartesiden bir cumartesiye ordan yine bir cumartesiye,

bir törenden bir törene ordan yine bir törene,

beklemekten beklenmeye ordan yine beklemeye,

ama ne diye?

hrastov bocev'in titanik orkestrasında geçiyordu. tren istasyonu memuru
şöyle buyuruyordu:

'a yönünden b yönüne 5 katar kum taşır ertesi gün b yönünden a yönüne 5 katar kum gelir. düşünürsün madem a yönüne 5 katar kum gitti niye geri döndü, madem kum lazım değildi o halde niye a yönü kum istedi. düşünsen bir anlamı yok ama düşünmesen bir anlamı yine yok.'

ezberim beni yanıltmış olabilir tam anlamı ile bu değildi belki yahut tam anlamı doğru sarf ettim. emin değilim. emin olsam kaç yazar olmasam yazar kasa ne yazar diye merak etmiyorum. aslkında merak ediyorum etmesine de kurbağanın sindirim sisteminden sözlü yoklamaya kalkan öğrenci gibi sorarım şunu;

'bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak?'

çok işe yarar mı bilinmez ama ne işe yaradığı da bilinmez belki hiç lazım olmayacak belki can sıkıntısından bulmaca çözerken sağ sola beş harf diye karşımıza cıkacak. işte o gün işe yarayacak. ama öğrenmezsek alnımıza saplağı vurup diyecez ki 'keşke dersi dinleseydik'.

ama elbette zararı fazla olmayacak en fazla kıçı kırık bir gazetenin kıçı kırık bulmacasını çözümsüz bırakmamıza sebep verecek olup olacağı o.

o da zaten zarar hanesine yazılmaz. tencere altına sürülür o kağıt parçası yahut bir kereye mahsus işlerde kullanılır. masa örtüsü, soba yakma gereci, tırnak kesiklerinin toplandığı havsa vesaire vesaire vesaire...

ama ne olursa gerekli gereksiz de olsa materyal materyaldir. bir işe yarar muhakkak. ama fazlası çöp biriktiren meczupluktur.

işe yaramayan bilgi işlenmeyen bilgi nedir peki? sadece çöp ve fuzuli yer kaplayan ağırlık. vezirlikten başka birşey değil. vezirlik burda hamallık anlamında kullanılmıştır. vezirin esas anlamı hamaldır. devlet işlerini yüklenen kişiye vezir denir.

baş hamala ise vezir-i azam denir 19. yüzyıldan itibaren sadr-ı azam. genelde hammalığı kolay yapsın diye koca kellesi gövdesinden ayrılarak yahut kementle boğularak emekli olurlar. o kadar çok vezir-i azamın kapısını ecel vakti gelmeden çalmıştır mührü el değiştirmiştir bu suretle saymak biraz güç hem de zahmetli.

ecel burda bostancıbaşı kara ali olur nedense her zaman ortak isimleri alidir namları kara alidir. makamları başbostancıbaşı yani baş cellat.

kefere'nin küffar'in aynı ortak adla anılması gibi oysa kefere nemçe, leh, bizans, bulgar, eflak'ın şiş seven voyvodaları, frenkler vesaireler vesairelerdir.

vesaire kelimelerini yul bryner'in king and ı filmindeki jest ve mimikleri söyleyiniz ki tadı çıksın. yok o filmi bilmiyorsanız yul bryner'ı sadece keltoş bir adam olarak biliyorsanız hatta çat çat kel behzat olarak biliyorsanız üstü kalsın.

tanım:

erskine caldwell'in dilimize bir garip zenci olarak muzaffer reşit tarafından çevrilmiş varlık yayınevinden çıkmış - büyük eserler kitaplığı numara 243 varlık yayınları 1821, basım yeri istanbul matbaa 13, basım tarihi: nisan 1975- orjinal adıyla georgia boy olan kitabinin 60. sahifesinin 9. satırının 2. cümlesi olan, handsome'in efendisinin evinin damına tebelleş olan agaçkakanları indirmek için bulduğu çözümü söylerken kullandığı cümle kalıbıdır. efendisi şerifle başı belaya girmemesi için bunu red etmişdir.

varan bir: hiç bir zaman burda böyle bir tanım yazacağım aklıma gelmiyordu.

varan iki: varan turizmin adı neden varan turizm galiba bu ismi koyan varan turizmin kurucuları o vakitler otobüs firmalarının daha doğrusu kaptı kaçtı firmalarının menzile zamanında varamadığını atıfta bulunmak yahut hiç varamadığını beyan etmek için - ankara samsun yolunun 346. kilometresinde bir otobüsle bir kamyon çarpıştı- ve kendilerinin vardığını onların varamadığını bu isimle reklam etmek istiyorlardı acaba? bu da bize eskiden demiryolsuz karayolu seceneğiyle seyahat etmenin başlıbaşına macera olduğuna dair bir işaret etmek olabilir mi? hatta orhan pamuk yeni hayat kitabının ana fikrini bu isimden ilhamlandırarak almış olabilir mi? bir ihtimal olabilir. bir ihtimal daha var o da olmak olabilir. bir ihtimal daha varamayabiliriz, bir ihtimal daha var varsak değmedi varmamiz diyebiliriz. hatta tiz i reftar olanın payine damen dolaşır, irişir menzil-i maksuduna aheste giden denilebilir.

varan üç: teyzesi deftardar olan damda faytonla nasıl dolaşır?

varan dört çarpı dört tdi:

biz bu ilden gider olduk kalanlara selam olsun

bizim için hayır dua kılanlara selam olsun

yunus

varan son söz niyetine;

ya men bi dünyahu'şteğal
gad ğarrahü tulu'l-emel
evelem yezel fi ğafletin
hatte dena minhü'l ecel
el mevtü ye'ti bağteten
ve'l gabru sundugu'l amel
isbir ale ehvelihe
la mevte illa bi'l ecel